6'nci His - Din, Felsefe ve Din Felsefesi
23 Haziran 2008 Gönderen:Adsız
Yorumlayın
Uzun ve gereksiz gibi görünen bir yazı olabilir. Ancak, bazı bilgileri tam olarak bilmeden, yeni ufuklara yelken açmanın zorluğunu düşünerek din, felsefe ve din felsefesi üzerine birkaç tanımı paylaşmanın yararımıza olacağını düşündüm. Farklı tanımlamalar da olabilir. Sonuçta, herkesin farklı bir bakış açısı ve yorum farklılığını düşünürsek bu tanımlamaların bile ne kadar az olduğunu ve kısa bilgiler demeti olduğunu anlayabiliriz.
Din :
Din, genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlaki öğeler taşıyan, çeşitli ayin, uygulama, değer ve kurumlara sahip inançlar bütününe verilen isim veya tanımdır. Zaman zaman inanç sözcüğünün yerine kullanıldığı gibi, bazen de inanç sözcüğü din sözcüğünün yerinde kullanılır. Din tarihine bakıldığında, birçok farklı kültür, topluluk ve bireyde din kavramının farklı biçimlere sahip olduğu görülür. Arapça kökenli bir sözcük olan din sözcüğü, köken itibariyle "yol, hüküm, mükafat" gibi anlamlara sahiptir. Bundan farklı olarak çeşitli tanımlamalara da vardır.
Örneğin;
"Din üyelerine bir bağlılık amacı, bireylerin eylemlerinin kişisel ve sosyal sonuçlarını yargılayabilecekleri bir davranış kuralları bütünü ve bireylerin gruplarını ve evreni bağlayabilecekleri (açıklayabilecekleri) bir düşünce çerçevesi veren bir düşünce, his ve eylem sistemidir."
Sözcük olarak dinin tanımı ise, Türk Dil Kurumu'na göre:
"Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet" ve "Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen".
Sözcük anlamı ve ansiklopedik kavramsal izahı aşarak bir kurum olarak dini tanımlamakta bazı güçlükler vardır. Bilim adamlarının dinin temel özelliği olarak kabul ettikleri unsurlara göre din tanımları da farklılık göstermektedir. Din tanımı birçok farklı bilim dalı ve felsefede farklı biçimlerde ele alınmıştır.
Bergson’a göre din, zekanın dağınıklığı ve çaresizliği karşısında doğanın koruyucu tepkisi ve daha da ileride hayatın bütününe bağlanma, hayat hamlesinin en derinidir.
Edward Sapir’e göre din, günlük yaşantının anlaşılmaz ve tehlikeli ortamı içinde gönül huzuruna iç huzuruna götürecek bir yolun bulunmasıdır ve çok karmaşık bir yapıya sahiptir, doğa ve toplumla ilgili olguları açıklamada insanlara yardımcı olur.
Psikologlara göre din bir üst benlik olayıdır. Bireyi topluluğa bağlayan kişisel yapısının projeksiyon aracılığıyla belirlediği ikincil kurumlardır. Sosyologlar ise dini toplumla açıklarlar.
Parsons’a göre ise din, kainatta insanın yeri, insanın diğerleriyle ilişkisi, çevresi ve diğer insanlarla ilişkilere bağlı olarak arzu edilir olan ve olmayan şeyler hakkında geliştirilen ve gerçekleştirilen bir anlayıştır.
Tasavvuf ve din psikologlarına göre din, insan-ı kamil insan olmaya sevkeden bir disiplindir.
Satanist kilisesinin kurucusu Anton Szandor Lavey'e göre İnsan yaşamını etkileyen her türlü elektriksel alandır.
Farklı din tanımlamaların ortak noktaları birleştirildiğinde, din insanlara bir hayat tarzı sunan, onları belli bir dünya görüşü içinde toplayan kurum, bir değer biçme ve yaşama tarzı; yaratıcıya isteyerek bağlanma, birtakım şeyleri duyma, onlara inanma ve onlara uygun iradi faaliyette bulunma olgusu; üstün varlıkla ona inanan insan arasındaki ilişkiden doğan deneyimin inanan kişinin hayatındaki etkileri olarak tanımlanabilir.
Genel olarak din, doğaüstü bir nitelik taşır, mukaddestir, değişmezdir (dogmatik) ve gönülden bağlanmayı yani teslimiyeti gerektirir. Pek tabii ki din tanımı, özellikle dini bir bakış açısından, her farklı dini grup ve dinde çeşitlilik gösterir. Dinin taşıdığı nitelik ve öğeler de farklı dinlerde büyük bir değişiklik ve çeşitlilik göstermektedir.
Din kavram, anlayış ve türlerinin gelişimi tam olarak bilinemediği gibi tam olarak belirlenememektedir de. Bunun en büyük nedeni, açıkça ayrıştırılabilecek devrelere sahip olmamasıdır. Yine de, özellikle 1800'ler sonrası yapılan arkeolojik kazılar ve dünyanın geri kalanından izole edilmiş kültürlerin antropolojik ve tarihi yapılarına dair elde edilen bilgi ve gözlemler sayesinde, bir kronoloji elde edilememiş olsa da bir tipoloji geliştirilebilmiştir.
Bugün eldeki bulgular ve var olan kültürel çeşitlilik sayesinde, gerek eski gerek yeni farklı din tipleri, formları ve anlayışları tanımlanmıştır. Bu tanımlamalar akademisyenler arasında çeşitlilik gösterse de belli bir oranda benzeşmektedir.
Felsefe
Düşünbilim veya felsefe, sözcük kökeni olarak Yunanca seviyorum, peşinden koşuyorum, arıyorum anlamına gelen "phileo" ve bilgi, bilgelik anlamına gelen "sophia" sözcüklerinden türeyen terimin işaret ettiği entelektüel faaliyet ve disiplin. Buna göre, felsefe Yunanlılar için, ‘bilgelik sevgisi’ ya da ‘hikmet arayışı’ anlamına gelmiştir. Başlangıçtaki bu özgün anlama göre, her türden bilimsel araştırmacıya filozof adı verilmiştir.
Felsefe varlık ve düşünmeyi oluşturan ilkeler, gerçeklik ve nedenselliğin araştırılmasıdır. belirli bir konuda yoğun ve sistematik düşünmektir.Çoğunlukla büyük filozofların çalışmalarının toplamına denilir. Filozoflar tarafından ortaya atılmış çeşitli soruların cevaplarının aranması anlamına gelir. Bir diğer tanımı bir tür kritik, yaratıcı düşünmedir.Bu anlamların herhangi biri ayrı olarak düşünülemez.
Din felsefesi :
Felsefenin, dinin özünü, ilkelerini, din tanımlarını, çeşitli Tanrı kavramlarını, Tanrı, insan ve evren ilişkisini, Tanrı tanımlarını, Tanrı'nın var oluşuyla ilgili kanıtlamaları, inanç, akıl, vahiy ve dogmanın anlamlarıyla karşılıklı ilişkilerini, dinin tecrübenin doğasını, değerini ve geçerliliğini, ruhun ölümsüzlüğünü, din-devlet ilişkileriyle, din-felsefe ve din-bilim ilişkilerini konu alan dalıdır. (Kaynak: Ahmet Cevizci, Paradigma Felsefe Sözlüğü, 'Din Felsefesi Maddesi')
"Din felsefesi, dinin kendiliğinden varoluşsal hareketi için bir tür rasyonel bir meşrulaştırma sağlar. Kutsal, Tanrı, kurtuluş, ibadet, kurban, dua, ayin ve sembol gibi dinler tarihinin temel konularını analiz eden din felsefesi, dinin, dini tecrübenin ve onun ifadesinin doğasını belirler." (bkz. Dinin Tarihsel Fenomenolojisi)
Din, Felsefe ve Metafizik :
Dini ve bilimsel doktrinler arasında, metafiziksel kozmolojinin felsefi perspektifi yer almaktadır. Bu yaklaşım, antik çağda evren, insanlık ve Tanrı kavramının doğası üzerine mantıki yargılar çıkarmaya çalışmaktaydı. Din ve Bililm arasındaki anlaşmazlığı çözmek için geliştirilmiş önemli felsefi araçlardan biri de Occam'lı William tarafından dini savunmak için geliştirilmiş, "Occam'ın usturası"dır.[Occam'ın usturası: Birden fazla açıklama gözlem sonuçları ile uyumlu ise ve rakip varsayımlar arasında seçim yapmak için deneysel kanıtlar yoksa, en basit varsayımı en olası doğru varsayım olarak seçmektir.] Fakat bu argüman sıklıkla bilim felsefesinde bilimi savunmak için kullanılmaktadır.
Bu hususta not edilmesi gereken bir şey de felsefenin epistemoloji dalıdır. (Epistemoloji, bilginin doğası, kapsamı ve kaynağı ile ilgilenen felsefe dalıdır. Bilgi felsefesi olarak da adlandırılmaktadır.) Bu dal, insan bilgisinin doğası ve sınırlarının yanısıra inançların, doğru veya yanlış olduğunu nasıl anlayacağımızı veya kabul edeceğimizi sorgular.
Kitap önerisi:
Din Felsefesi
Din, genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlaki öğeler taşıyan, çeşitli ayin, uygulama, değer ve kurumlara sahip inançlar bütününe verilen isim veya tanımdır. Zaman zaman inanç sözcüğünün yerine kullanıldığı gibi, bazen de inanç sözcüğü din sözcüğünün yerinde kullanılır. Din tarihine bakıldığında, birçok farklı kültür, topluluk ve bireyde din kavramının farklı biçimlere sahip olduğu görülür. Arapça kökenli bir sözcük olan din sözcüğü, köken itibariyle "yol, hüküm, mükafat" gibi anlamlara sahiptir. Bundan farklı olarak çeşitli tanımlamalara da vardır.
Örneğin;
"Din üyelerine bir bağlılık amacı, bireylerin eylemlerinin kişisel ve sosyal sonuçlarını yargılayabilecekleri bir davranış kuralları bütünü ve bireylerin gruplarını ve evreni bağlayabilecekleri (açıklayabilecekleri) bir düşünce çerçevesi veren bir düşünce, his ve eylem sistemidir."
Sözcük olarak dinin tanımı ise, Türk Dil Kurumu'na göre:
"Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet" ve "Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen".
Sözcük anlamı ve ansiklopedik kavramsal izahı aşarak bir kurum olarak dini tanımlamakta bazı güçlükler vardır. Bilim adamlarının dinin temel özelliği olarak kabul ettikleri unsurlara göre din tanımları da farklılık göstermektedir. Din tanımı birçok farklı bilim dalı ve felsefede farklı biçimlerde ele alınmıştır.
Bergson’a göre din, zekanın dağınıklığı ve çaresizliği karşısında doğanın koruyucu tepkisi ve daha da ileride hayatın bütününe bağlanma, hayat hamlesinin en derinidir.
Edward Sapir’e göre din, günlük yaşantının anlaşılmaz ve tehlikeli ortamı içinde gönül huzuruna iç huzuruna götürecek bir yolun bulunmasıdır ve çok karmaşık bir yapıya sahiptir, doğa ve toplumla ilgili olguları açıklamada insanlara yardımcı olur.
Psikologlara göre din bir üst benlik olayıdır. Bireyi topluluğa bağlayan kişisel yapısının projeksiyon aracılığıyla belirlediği ikincil kurumlardır. Sosyologlar ise dini toplumla açıklarlar.
Parsons’a göre ise din, kainatta insanın yeri, insanın diğerleriyle ilişkisi, çevresi ve diğer insanlarla ilişkilere bağlı olarak arzu edilir olan ve olmayan şeyler hakkında geliştirilen ve gerçekleştirilen bir anlayıştır.
Tasavvuf ve din psikologlarına göre din, insan-ı kamil insan olmaya sevkeden bir disiplindir.
Satanist kilisesinin kurucusu Anton Szandor Lavey'e göre İnsan yaşamını etkileyen her türlü elektriksel alandır.
Farklı din tanımlamaların ortak noktaları birleştirildiğinde, din insanlara bir hayat tarzı sunan, onları belli bir dünya görüşü içinde toplayan kurum, bir değer biçme ve yaşama tarzı; yaratıcıya isteyerek bağlanma, birtakım şeyleri duyma, onlara inanma ve onlara uygun iradi faaliyette bulunma olgusu; üstün varlıkla ona inanan insan arasındaki ilişkiden doğan deneyimin inanan kişinin hayatındaki etkileri olarak tanımlanabilir.
Genel olarak din, doğaüstü bir nitelik taşır, mukaddestir, değişmezdir (dogmatik) ve gönülden bağlanmayı yani teslimiyeti gerektirir. Pek tabii ki din tanımı, özellikle dini bir bakış açısından, her farklı dini grup ve dinde çeşitlilik gösterir. Dinin taşıdığı nitelik ve öğeler de farklı dinlerde büyük bir değişiklik ve çeşitlilik göstermektedir.
Din kavram, anlayış ve türlerinin gelişimi tam olarak bilinemediği gibi tam olarak belirlenememektedir de. Bunun en büyük nedeni, açıkça ayrıştırılabilecek devrelere sahip olmamasıdır. Yine de, özellikle 1800'ler sonrası yapılan arkeolojik kazılar ve dünyanın geri kalanından izole edilmiş kültürlerin antropolojik ve tarihi yapılarına dair elde edilen bilgi ve gözlemler sayesinde, bir kronoloji elde edilememiş olsa da bir tipoloji geliştirilebilmiştir.
Bugün eldeki bulgular ve var olan kültürel çeşitlilik sayesinde, gerek eski gerek yeni farklı din tipleri, formları ve anlayışları tanımlanmıştır. Bu tanımlamalar akademisyenler arasında çeşitlilik gösterse de belli bir oranda benzeşmektedir.
Felsefe
Düşünbilim veya felsefe, sözcük kökeni olarak Yunanca seviyorum, peşinden koşuyorum, arıyorum anlamına gelen "phileo" ve bilgi, bilgelik anlamına gelen "sophia" sözcüklerinden türeyen terimin işaret ettiği entelektüel faaliyet ve disiplin. Buna göre, felsefe Yunanlılar için, ‘bilgelik sevgisi’ ya da ‘hikmet arayışı’ anlamına gelmiştir. Başlangıçtaki bu özgün anlama göre, her türden bilimsel araştırmacıya filozof adı verilmiştir.
Felsefe varlık ve düşünmeyi oluşturan ilkeler, gerçeklik ve nedenselliğin araştırılmasıdır. belirli bir konuda yoğun ve sistematik düşünmektir.Çoğunlukla büyük filozofların çalışmalarının toplamına denilir. Filozoflar tarafından ortaya atılmış çeşitli soruların cevaplarının aranması anlamına gelir. Bir diğer tanımı bir tür kritik, yaratıcı düşünmedir.Bu anlamların herhangi biri ayrı olarak düşünülemez.
Din felsefesi :
Felsefenin, dinin özünü, ilkelerini, din tanımlarını, çeşitli Tanrı kavramlarını, Tanrı, insan ve evren ilişkisini, Tanrı tanımlarını, Tanrı'nın var oluşuyla ilgili kanıtlamaları, inanç, akıl, vahiy ve dogmanın anlamlarıyla karşılıklı ilişkilerini, dinin tecrübenin doğasını, değerini ve geçerliliğini, ruhun ölümsüzlüğünü, din-devlet ilişkileriyle, din-felsefe ve din-bilim ilişkilerini konu alan dalıdır. (Kaynak: Ahmet Cevizci, Paradigma Felsefe Sözlüğü, 'Din Felsefesi Maddesi')
"Din felsefesi, dinin kendiliğinden varoluşsal hareketi için bir tür rasyonel bir meşrulaştırma sağlar. Kutsal, Tanrı, kurtuluş, ibadet, kurban, dua, ayin ve sembol gibi dinler tarihinin temel konularını analiz eden din felsefesi, dinin, dini tecrübenin ve onun ifadesinin doğasını belirler." (bkz. Dinin Tarihsel Fenomenolojisi)
Din, Felsefe ve Metafizik :
Dini ve bilimsel doktrinler arasında, metafiziksel kozmolojinin felsefi perspektifi yer almaktadır. Bu yaklaşım, antik çağda evren, insanlık ve Tanrı kavramının doğası üzerine mantıki yargılar çıkarmaya çalışmaktaydı. Din ve Bililm arasındaki anlaşmazlığı çözmek için geliştirilmiş önemli felsefi araçlardan biri de Occam'lı William tarafından dini savunmak için geliştirilmiş, "Occam'ın usturası"dır.[Occam'ın usturası: Birden fazla açıklama gözlem sonuçları ile uyumlu ise ve rakip varsayımlar arasında seçim yapmak için deneysel kanıtlar yoksa, en basit varsayımı en olası doğru varsayım olarak seçmektir.] Fakat bu argüman sıklıkla bilim felsefesinde bilimi savunmak için kullanılmaktadır.
Bu hususta not edilmesi gereken bir şey de felsefenin epistemoloji dalıdır. (Epistemoloji, bilginin doğası, kapsamı ve kaynağı ile ilgilenen felsefe dalıdır. Bilgi felsefesi olarak da adlandırılmaktadır.) Bu dal, insan bilgisinin doğası ve sınırlarının yanısıra inançların, doğru veya yanlış olduğunu nasıl anlayacağımızı veya kabul edeceğimizi sorgular.
Kitap önerisi:
Din Felsefesi
Çevirisini Zeki Özcan'ın yaptığı kitabın, Yazarı Paul Tillich XX. yüyılın en büyük din düşünürlerinden biridir. O, teolojiyle kültür arasındaki karşılıklı ilişki üzerinde ısrarla durur. Bu ilişkiyi metafizik terimlerle, özellikle varoluşçu kavramlarla temellendirmeye çalışır.
Ona göre teolojinin görevi, Tanrı hakkında aktüel ve eleştirel bir tarzda konuşmak, Tanrı'nın orijinalitesini açıklamaktır. Bu orijinaliteyi açıklarken Tillich'in kullandığı temel bri kavram vardır: Şartsız. Tanrı, Şartsız'dır. Tanrı'yı kendi dışındaki var olanlardan ayıran, O'nun özüne uygun, bundan daha elverişli bir kavram olamaz.
Tillich, Tanrı'ya mantık ötesi dediği, akılcı, deneyci ve mistik yaklaşımların dışında, ancak bunları orijinal bir sentezde birleştiren, kendine özgü bir yöntemle yaklaşır. Tillich'e göre geleneksel teolojik dil, bugün kabul edilmesi oldukça güç, karikatürleştirilmiş tasavvurların kaynağıdır.
O nedenle yeni bir teolojik dil ortaya konmaldır. Bu yeni dilin yapması gereken ilk ve en önemli şey de, büyük ölçüde yanlış veya eksik bir tarzda anlaşılan dini sembollerin gerçek anlamlarını günümüzün gerektirdiği biçimde yeniden düzenlemektedir. Dilimize Din Felsefesi adıyla çevrilen ilk kitap olan bu özlü çalışmanın, konuya ilgi duyanların ufkunu genişleteceğini sanıyorum
Yazar: Paul Tillich
Yayınevi: Alfa Yayınları
Çevirmen: Zeki Özcan
Sayfa sayısı: 144
Kitap önerisi:
Wittgenstein'da Din Felsefesi
Ülkemizde Wittgenstein, son zamanlarda, hakkında en çok konuşulan filozoflardan biridir. Yalnız bu konuşmaların çoğu onun birinci dönemi, yani Tractatus'taki mantıkçı pozitivist görüşleri çerçevesinde yapılmaktadır. Felsefi Araştırmalar'daki dil oyunları ve hayat formları kavramlarına dayalı, katı doğrulama karşıtı bir düşünme biçimini benimsemeyen İkinci Wittgenstein ise, yeni yeni tanınmaya başlamaktadır. Ancak ülkemizde Wittgenstein'ın dinle ilgili görüşleri üzerine hemen hemen hiçbir çalışma yoktur. Bundan dolayı konuya ilgi duyanlar için, bu ilginç ve önemli filozofun dinle ilgili görüşleri oldukça meçhuldür. Bu duruma ilgisiz kalmak, bize göre doğru değildir. Çünkü Wittgenstein sadece çağdaş felsefeyi değil; teolojiyi de derinden etkilemiştir. Hatta son zamanlarda Wittgenstein'ı teolojik düşünmede bir dönemeç temsilci gibi görenler de vardır. Teolojik düşünme için söylenenler, din felsefesi için de geçerlidir.
İşte, oldukça ciddi bir araştırmanın ürünü olan bu küçük kitap, Wittgenstein'ın dine dair görüşlerinin iyi bir panoramasını vermektedir. Bu kitapta ele alınan konular, Wittgenstein'ın eserlerinin kronolojik bir düzen içinde ve oldukça sistematik biçimde okunmasıyla temellendirilmiştir. Pek çok eserde dağınık olarak ve kısa aforizmalarda, hatta parantez kabilinden söylenmiş cümlelerde dile getirilen fikirler, organik bir bütünlüğe kavuşturulmuş, iç tutarlılık açısından problemsiz bir yapıya büründürülmüştür. Bu çalışmanın, bu konuda bilgi edinmek veya araştırma yapmak isteyenlere mütevazi bir katkı olacağını düşünüyorum. Bundan başka, analitik bir din felsefesinin imkanı, sınırları ve sonuçları hakkında; bu sonuçların sağlayacağı avantajlar ve ortaya çıkaracağı sorunlar hakkında, ilgilenenlerde birtakım çağrışımlar yaptıracağını umuyorum.
Yazar : Jean Greisch
Yayınevi : Asa Kitabevi
Kaynaklar:
Wikipedia - Özgür Ansiklopedi
Google
Çeşitli Siteler
Burda...
Ona göre teolojinin görevi, Tanrı hakkında aktüel ve eleştirel bir tarzda konuşmak, Tanrı'nın orijinalitesini açıklamaktır. Bu orijinaliteyi açıklarken Tillich'in kullandığı temel bri kavram vardır: Şartsız. Tanrı, Şartsız'dır. Tanrı'yı kendi dışındaki var olanlardan ayıran, O'nun özüne uygun, bundan daha elverişli bir kavram olamaz.
Tillich, Tanrı'ya mantık ötesi dediği, akılcı, deneyci ve mistik yaklaşımların dışında, ancak bunları orijinal bir sentezde birleştiren, kendine özgü bir yöntemle yaklaşır. Tillich'e göre geleneksel teolojik dil, bugün kabul edilmesi oldukça güç, karikatürleştirilmiş tasavvurların kaynağıdır.
O nedenle yeni bir teolojik dil ortaya konmaldır. Bu yeni dilin yapması gereken ilk ve en önemli şey de, büyük ölçüde yanlış veya eksik bir tarzda anlaşılan dini sembollerin gerçek anlamlarını günümüzün gerektirdiği biçimde yeniden düzenlemektedir. Dilimize Din Felsefesi adıyla çevrilen ilk kitap olan bu özlü çalışmanın, konuya ilgi duyanların ufkunu genişleteceğini sanıyorum
Yazar: Paul Tillich
Yayınevi: Alfa Yayınları
Çevirmen: Zeki Özcan
Sayfa sayısı: 144
Kitap önerisi:
Wittgenstein'da Din Felsefesi
Ülkemizde Wittgenstein, son zamanlarda, hakkında en çok konuşulan filozoflardan biridir. Yalnız bu konuşmaların çoğu onun birinci dönemi, yani Tractatus'taki mantıkçı pozitivist görüşleri çerçevesinde yapılmaktadır. Felsefi Araştırmalar'daki dil oyunları ve hayat formları kavramlarına dayalı, katı doğrulama karşıtı bir düşünme biçimini benimsemeyen İkinci Wittgenstein ise, yeni yeni tanınmaya başlamaktadır. Ancak ülkemizde Wittgenstein'ın dinle ilgili görüşleri üzerine hemen hemen hiçbir çalışma yoktur. Bundan dolayı konuya ilgi duyanlar için, bu ilginç ve önemli filozofun dinle ilgili görüşleri oldukça meçhuldür. Bu duruma ilgisiz kalmak, bize göre doğru değildir. Çünkü Wittgenstein sadece çağdaş felsefeyi değil; teolojiyi de derinden etkilemiştir. Hatta son zamanlarda Wittgenstein'ı teolojik düşünmede bir dönemeç temsilci gibi görenler de vardır. Teolojik düşünme için söylenenler, din felsefesi için de geçerlidir.
İşte, oldukça ciddi bir araştırmanın ürünü olan bu küçük kitap, Wittgenstein'ın dine dair görüşlerinin iyi bir panoramasını vermektedir. Bu kitapta ele alınan konular, Wittgenstein'ın eserlerinin kronolojik bir düzen içinde ve oldukça sistematik biçimde okunmasıyla temellendirilmiştir. Pek çok eserde dağınık olarak ve kısa aforizmalarda, hatta parantez kabilinden söylenmiş cümlelerde dile getirilen fikirler, organik bir bütünlüğe kavuşturulmuş, iç tutarlılık açısından problemsiz bir yapıya büründürülmüştür. Bu çalışmanın, bu konuda bilgi edinmek veya araştırma yapmak isteyenlere mütevazi bir katkı olacağını düşünüyorum. Bundan başka, analitik bir din felsefesinin imkanı, sınırları ve sonuçları hakkında; bu sonuçların sağlayacağı avantajlar ve ortaya çıkaracağı sorunlar hakkında, ilgilenenlerde birtakım çağrışımlar yaptıracağını umuyorum.
Yazar : Jean Greisch
Yayınevi : Asa Kitabevi
Kaynaklar:
Wikipedia - Özgür Ansiklopedi
Çeşitli Siteler
Burda...
0 yorum »
Yorumunu Bırak!