PDF Belgeleri Bölme ve Sayfa Ekleme
Burda...
Bazen sıkıcı, bazen neşeli, bazen pazarlamacı, bazen kültür abidesi, belkide hiçbirisi. Uzun soluklu olmasını beklemedim hele okunmasını ve yorumlanmasını hiç öngörmediğim şahsen beğendiğim haberleri paylaşarak vakit doldurduğum, bazen heveslenerek insanlara birşeyler anlatmaya çalıştığım, bazense yorumlarımı paylaşmaktan çekindiğim de kolaycılığa kaçıp alıntıladığım bir blog sayfamın varlığı beni ne mutlu nede mutsuz edecek bir konumdan ileriye gidemedi. İnsan yazdıkça içinden geçenleri yada düşündüklerini söyledikçe rahatlar felsefesinin neresindeyim onuda pek kestiremedim. Bir bloga sahip olmanın psikolojik olarak insana bir yardımı olduğunu söyleyemem. Vaktimi iyi değerlendirdiğim hissine sebep vermesi ise biraz rahatlatıcı.
En sevdiğim kısım Feedjit! Kim? Nereden? Nasıl blogun yolunu bulmuş!
Genellikle ziyaretçilerin yolları bir bir arama motorundan enterasan konuları aratarak gelmişler. Bu arama motorlarından en tercih edileni herkesin bildiği gibi Google hemde yeni önerici özelliği ile.
Ancak bu yazıların hepsine bir şekilde ulaşılırken çok mu kötü içerikle karşılaşıldığından bilemiyorum yoksa Bloggerın ''blogadı.blogspot.com'' uygulamasındandır bilinmez insanlar burada paylaşılanları ''http://www.siteadi.com'' gibi bir siteden okuyor bilgileniyor gibi hissedemiyor. Tabi bunu bir genelleme yaparak söylemek doğru olamaz. Bunu hakkı ile yapabilmiş bloglarda mevcut. Başaran bloglarda şu dikkatimi çekti, istikrar, konu bütünlüğü, çaba ve iyi niyet, yorumlara hızlı ve nazik cevaplar,... Bununla beraber tabiki Google işbirlikleri (mecburen de diyebiliriz). Tanıtım amaçlı sitelere üyelikler, arkadaşlıkların kurulabilmesi için ziyaretçilerinde sitelerinin ziyaret edilmesi hatta yazılarına yorumlar,... Liste çok uzayabilir. Birçok sebep ve uygulama sayılabilir. Ve sonuç sevindirici olabilir.
Tabi ne beklendiği ilede alakalı bir durum söz konusu büyük meblalarda para kazanmak için yapılabilecek bir işten ziyade keyfen yapılması ile daha başarılı olunabileceğini düşünüyorum. Zira blog ve para ilişkisinden çıkan sonuçla zengin olmak imkansız. Bazı yatırımlar yaparak, stratejik bir büyüme, disiplin, kalite, farklı ürün yelpazaesi,... yakalanarak şuanda ülkemizde gelişmekte olan e-ticaret sitelerinden olmakta pek basit olmadığı gibi yapılamayacak bir işte değil. Bunun en büyük örneklerinden birisi de Hepsiburada.com ve hikayelerini izleyebilirsiniz.
Kaynak
Hepsini izlermisiniz bilemem ama en azından başlangıç kısmını dinlemenizi öneririm. Bazen herkesin sizi deli gibi görmesine rağmen inandığınız uğruna çalışmanın gereğini kısaca kanıtlayan bir durum.
İnsan inandığı uğurda gerekirse ölebilmeli. Taraftarın yaptığı ''Ölmeye Ölmeye geldik...''' tezahuratlar gibi değil elbet ancak güvendiği ve inandığı uğurda çaba sarfedebilmeli aynen Martin Kippenberger’in eserinde olduğu gibi birçoğuna göre yanlış yorumlanabilecek bir eser olmasına karşın sanatçı bunu yapmaktan kaçmadı. Çaba sarf etti ve istediği bir eseri gerçekleştirdi. Bunun yanında eserlerimiz yaptığımız işlerle olabileceği gibi hobilermizlede gerçekleşebilir. İşimizin farklılığı yapabileceğimiz olası eserlerin önünde bir set olamaz. Olmamalıdır. Eserlerden derken hertürlü eseri düşünebiliriz. Dünkü Cemal Şakar : 'Öykü plastik bir uğraştır' yazımda Cemal Şakar'ın kendi eserleri (Öyküleri) hakkındaki görüşlerinden bir alıntı ile noktalayayım;
''Öykü yazmayı her zaman eylemlerimden bir eylem, amellerimden bir amel olarak gördüm. Yani bana ait bir çaba.''
Öykücü Cemal Şakar "hayata, insana dair kimi gölgelerin düştüğü bir perde" olarak yorumladığı yeni kitabı "Hayalperdesi" (Selis Kitaplar) ile farklı bir kapı araladı.
Taslaklarda hazır bulundurduğum bir gün hakkında bir kaç kelam ederek en azından bir kişiye 'O'nun yazdıklarına karşı bir merak uyandırarak O'na ulaşmasını sağlamalıyım' diye düşündüğüm saygıdeğer öykü yazarı Cemal Şakar'ın Zaman Gazetesi'nde yer alan bir röportaj ile en azından belli başlı bilgileri sizinle paylaşmak istedim. Cemal Şakar hakkında söylenebileceklerin ağırlığı ve derinliği, beni alıntı yapmaya itti. Musa İğrek'in Cemal Şakar ile yaptığı röportaj;
Beş yıl sonra yayımladığı bu beşinci kitabında öykü türünün fazlaca yüceltildiğine dair ironik göndermelerin yanında, derin bir arayış içinde olan kahramanlar, parçalanmış hayatlar göze takılıyor. "Esenlik Zamanları" adlı eseriyle Türkiye Yazarlar Birliği 1999 Yılı Öykü Ödülü'nü kazanan Şakar, çalışmalarını Balıkesir'de sürdürüyor. İnternette yayımlanan edebiyat dergisi Edebistan'ın öykü editörlüğünü de yürüten Cemal Şakar ile son kitabı "Hayalperdesi"ni konuştuk.
'Anlatabilmeliydim' adlı öykünüz, "Başlığı attıktan sonra neyi nasıl yazacağını düşündü uzun uzun..." diye başlıyor. Kitaba ad olan 'Hayalperdesi' de uzun uzun düşünülmüş gibi. Zira kitapta böyle bir öykü yok...
Tercih edişimin öncelikli sebebi, kelimenin oldukça geniş bir anlam alanına ve elbette buna bağlı olarak zengin çağrışımlara sahip olması. Tasavvuftan gölge oyununa kadar uzanan geniş bir yelpaze... Ancak niye böyle bir başlık seçtiğime dair 'sır'rın bende saklı kalmasını tercih ederim. Öykülerimi açıklamak, onları yazdıran muharrik gücü faş etmek istemem. Zira öykülerin bendeki karşılıklarını açıklamanın, okurun muhayyilesindeki muhtemel zenginlikleri daraltmak, öldürmek anlamına gelmesinden korkarım. İsterseniz şu kadarını sizinle paylaşmış olayım: Şu an elinizde tuttuğunuz kitap da bir hayal perdesidir; hayata, insana dair kimi gölgelerin düştüğü bir perde.
Öykü kahramanlarınızın pek çoğunda derin bir arayış, parçalanma, kendilerine dönük bir ironi söz konusu. Peki, siz nerede duruyorsunuz öykü kişilerinizi yazarken, hangi mesafeden bakıyorsunuz onlara?
Doğrusunu isterseniz oldukça netameli bir konu. 'Onlar benim' desem, kahramanların hayalî kişiliklerine haksızlık etmiş olacağım; 'hayır benimle bir ilgisi yok' desem, kendime ihanet etmiş olacağım. Bu konuda gözettiğim bir ilke var: Yazdığım her nasıl biri olursa olsun ya da hangi konu olursa olsun, mutlaka bende karşılıkları olsun isterim. Yüreğime, beynime değen; bana acı, hüzün ya da sevinç gibi haller yaşatan; bu dünyada ve ahirette hesabı verilebilir tipler, konular olması temennimdir.
Rasim Özdenören "Cemal Şakar yer yer metinlerle oynamaktan hoşlanıyor." diyor. Kitapta da böyle bir oyun dikkat çekiyor. Bu türden biçim ve teknik arayışları tehlikeli olmuyor mu?
Elbette tehlikeli. Ama riski göze almadan da yeni bir şeyler yapabilmek zor. Öykü plastik bir uğraştır. Bir sözü, bir hâli en güzel biçimiyle söylemek, anlatmak zorundayız. Bu zorunluluk beraberinde bir risk de taşıyor. Dümdüz bir çizgiyi uzatıp durmanın bir anlamı yok; onu yukarıya doğru taşımalıyız. Bazen düşmek de var. Zaten insan bazen düşen, düşünce tövbeyle ayağa kalkan biri değil midir?
Yol, yolcu, nokta, kapı, eşik gibi tasavvufi imgeler, geleneksel motiflere göndermeler, öykülerinizde sık sık göze çarpıyor.
Kelimeler de kanlı, canlıdırlar. Onlar da doğarlar ve vekalet ettikleri 'şey' hayattan çekilince ölürler. Biz dille düşünürüz. Kelimeler, binlerce yıllık hatıralarıyla birlikte muhayyilemizde uçuşurlar. Ve onları hep delalet ettikleri şeylerle birlikte yan yana dizeriz; ancak böylelikle imge olurlar zaten. Bizden öncekilerle başka türlü temas kurmamızın; dahası onlardan tevarüs ettiklerimizi, bizden sonrakilere emanet etmemizin başkaca yolu yok gibi geliyor bana.
Küp'te "Yıllardır öykü yazıyordu. Her yazdığı öyküden sonra, Yunus'un: "Yerden göğe küp dizseler birbirine berkitseler..." dizelerini anımsıyordu; küplerin üzerine bir tane daha koyduğunu varsayıyordu; ama yükseltmeye çalıştığı bu binanın altından bir tuğla çekildiğinde geriye sadece bir gümbürtü mü kalacaktı; tedirgin oluyordu; kartondan evler yapmak ya da kumdan kaleler..." diye bir cümle geçiyor. Aynı kaygıları siz de yaşıyor musunuz?
Hem de çok yoğun olarak yaşıyorum. Buradaki kuşku ya da güvensizlik sadece yazdığım öykülere yönelik değil, türün kendine yönelik temel bir kuşku benimkisi. Neyi, ne kadar anlatabiliyoruz? Bir de şu var: Öykü yazıyoruz, bunun gerekçesi nedir?
Yine aynı öyküde "Belki de iyi güzel bir yaşam, yapıttan, kurgudan, kurulandan..." cümlesi yarım kalıyor. Bunu nasıl tamamlıyor Cemal Şakar?
Tabii ki 'güzeldir', 'evlâdır' gibi bir kelimeyle tamamlamak isterim. Biz yaşadıklarımızın, reddettiklerimizin zerrece karşılıklarının gösterileceğine inanıyoruz. Yazdıklarımız da bundan uzak değil. Bu anlamda yaşadıklarımla yazdıklarım arasında bir tenasüp olsun isterim.
Anlatabilmeliyim'de öykü türünün fazlaca yüceltildiğine dair ironik bir gönderme, biraz şikâyetçi bir hal seziliyor. Buna ne diyeceksiniz?
Bu soruya verilebilecek bir cevap söyleşinin hacmini aşar. Yüksek, ulvî, seçkinci sanat anlayışına dair denemeler yazdım. Öykü yazmayı her zaman eylemlerimden bir eylem, amellerimden bir amel olarak gördüm. Yani bana ait bir çaba. İnsana ait çabalar bizatihî yüksek, yüce olamaz. İnsanın ortaya koyabilecekleri, Kur'an-ı Kerim'de zikredilen ona ait sıfatlarından ârî değildir.
Bu güzel Röportajın ardından Cemal Şakar'ı hakkında daha çok şey bilmek isteyenler için kısa kısa bilgiler;
Cemal Şakar'ın Hayatı:
Cemal Şakar, öykü yazarı. 2 Şubat 1962, Kocapınar köyü / Gönen / Balıkesir doğumlu. Karesi İlkokulu (1973), Atatürk Ortaokulu (1976), Muharrem Hasbi Lisesi (1979) ve Gazi Üniversitesi İşletme Fakültesi (1983) mezunu. “Bir Yıldız Kayar Bir İnsan Ölürmüş” başlıklı ilk öyküsü 1982 yılında Aylık Dergi’de çıkmıştı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Kayıtlar dergisinin yayınına katkıda bulundu. Esenlik Zamanları adlı eseriyle Türkiye Yazarlar Birliği 1999 Yılı Öykü Ödülünü kazandı.
Öyküleri;
Aylık Dergi, Yönelişler, Mavera, Yedi İklim ve Kayıtlar’da yayımlandı.
Türkiye Yazarlar Birliği’nce 1999 yılı öykücüsü seçilen Cemal Şakar, hâlen öykü ve denemelerini Hece dergisinde yayımlamaktadır.
Öykü Kitapları:
Gidenler Gidenler (Yedi İklim, İstanbul 1990)
10 öyküsü:
Gidenler Gidenler;
Bir Savaştan Slaytlar;
Ora Özlemleri;
Ölü Zaman;
Bildik Düşbozumları;
Nostalji; Ören-84;
Dağılan Şeyler;
Yapıştırmalar;
İnşirah
Yol Düşleri (YediGeceKitapları, İstanbul 1996)
18 öyküsü:
;Gidenler Gidenler
Bir Savaştan Slaytlar;
Ora Özlemleri;
Ölü Zaman;
Bildik Düşbozumları;
Nostalji;
Ören;
Dağılan Şeyler;
Yapıştırmalar;
İnşirah;
Ses: Sır;
Sırdaş;
Bir Masal;
Terci’hane;
Yolculuk;
Eviçi;
Ayna;
Ses
Esenlik Zamanları (YediGeceKitapları, İstanbul 1999)
11 öyküsü:
Dört Güzel Şey;
Atlas;
Eşik;
Rüya;
İzlek;
Sergerdan;
Saat Henüz Üç;
Birkaç Kırık Görüntü;
Şar;
Irmak;
Saatli Maarif Takvimi
Pencere (Hece, Ankara 2003)
9 öyküsü:
Pencere: Giriş;
Yöneliş;
Denizin Sonsuz Maviliği;
Biz Birbirimizi İçimizde Taşırız;
Suskunluktaki Hayret Verici Aydınlık;
Ve Diğerleri: Öykünmek;
Otacı;
Dilemma;
İstitrad
Hayalperdesi (Selis, İstanbul 2008, 12)
Öyküleri:
Ateşböceği; A/B;
Uzak Kara Derin Bir Ayrılık;
Mevlid;
İhtilaç;
Anlatabilmeliydim;
Bağdat Kudüs Kabil;
Küp;
Çığlık;
Koza;
Masmavi Bir Gök;
Güneşe Yürümek
Cemal Şakar'ı kelimelere ısğdırmaya çalışmak imkansız ancak bunu deneyenlerin söyledikleri:
Cemal Şakar ve Öykü Kitabı ''Pencere'' hakkında Ömer Lekesiz'in söyledikleri;
Cemal Şakar, “Pencere” öyküsündeki hepi topu üç kişilik öykü kadrosuna, sinematografinin öyküye ağan imkanlarını da yerli yerinde kullanarak, hüzün, vefa duygusu, aramak, bulunmak, yalnızlık, yitirmişlik, yorulmuşluk vb. kavramlar eşliğinde, benimsenilir, etkilenilir, paylaşılır bir “canlı hayatı” temsil ettirmiştir. Kurgu sağlamlığına azami özeni göstermiş, sinema kuramında önemli karşılıklar yüklenen “Pencere” kavramını öyküsüne ad olarak vermesi, bölümlerdeki parantez içi özet belirlemeleri oluşturan sözcükler de dahil kullandığı hemen her sözcüğü dikkatle seçmiştir. Öykü zamanıyla, öyküleme zamanı hemen hemen aynıdır; “70’li yıllara ait otomobil” belirlemesine göre her iki zaman da içinde yaladığımız günlere denk düşmektedir. Öykülerini oldum olası tertemiz bir Türkçe ile yazan, Cemal Şakar, “Pencere” öyküsünde de aynı tutumunu sürdürmüştür. “Pencere” öyküsü, yazarının, içeriğin suskuyla belirlendiği cümleler dizisinde, “Söylenmemiş sözler uçuşur güneşin aydınlığında.” cümlesiyle apaçık olanı açıklamaya, “Nasıl verilecekse!” sorusuyla da zeka gösterisine kalkışması dışında neredeyse kusursuz bir öyküdür. Ömer Lekesiz
Necip Tosun'un sözleri ile Cemal Şakar;
“Şakar öykülerinde, çocukluktan başlayarak bir insanın hakikate ulaşma serüvenini anlatır. Hep sorularla, yanılgılarla, ödeşmelerle geçen bir hayatın derin, çarpıcı yansımalarını... Bu öykülerde kahramanımız değişmek ister ama bulunduğu yerde değişemeyeceğini bildiği için uzun yolculuklara çıkar. (…) öyküleri tasavvuftaki seyri suluk’a benzetmek mümkündür. Cemal Şakar’ın öykü serüveninde hemen hemen aynı temayı (yol ve yolculuk) ve aynı kahramanı işlemesi bir handikap gibi gözükse, çoğaltmacılık riskini bünyesinde barındırsa da Şakar’ın usta işi yaklaşımlarıyla bu risk bir verime dönüşmüştür. O bu temaları derinleştirerek, dairelendirerek şaşırtıcı bir bütünlüğe ulaştırtmayı başarmıştır.”
KAYNAKLAR:
AHMED NEDİM'in Cemal Şakar ile 04.04.08 tarihinde yaptığı röportaj
Alıntıyı höşgöreceklerine inandığım Musa İğrek'in Zaman gazetisinde Cemal Şakar ile yapmış olduğu Ropörtaj
Resim Kaynağı
Burda...
Devamını oku
D&R'da gezerken gözüme ilişen bir kitap. Bir yabancının gözünden Mevlana ve Mevlana Felsefesini öğrenme/analiz etme/değerlendirme adına aldığım Hanri Benazus'un Bizim Kitaplar Yayınevinden çıkardığı kitabını sizlerede önermek istedim. İlgisi olanların merakla okuyabileceğini düşünüyorum.
Mevlana, insan düşüncesine yepyeni mesajlar veren, gerek İslam, gerek batı
düşünürlerinin fikir sistemlerini, inanç akidelerini ruh, akıl ve sevgi üçgeni
içinde sunan, insanlığa ahlak, din, ilim ve akıl ve sevgi üçgeni içinde sunan,
insanlığa ahlak, din ilim ve akıl yolunda heyecan katarak yeni ufuklar açan
müstesna yüce bir varlık, ilahi bir ışık, manevi bir güneştir. O, sahip olduğu
ayrıcalıklı inanç ve düşünce yapısıyla gönülleri coşturmuş, bir pir, bir yol
gösterici olan insan aklını içindeki insancıl duyguları ile adeta yıkanmış, akıl
ve gönülleri her türlü olumsuzluklardan, kötülüklerden, art düşüncelerden,
kirden, ikilikten kurtararak temizlenmiştir.
İBB Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı Gençlik ve Spor Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyet gösteren Gençlik Meclisi, düzenlediği Graffiti Festivali ile yaza veda ediyor. Festival, 24 Ağustos Pazar günü saat 10:00’da Eski Galata ( Fatih ) Köprüsü’nde.
Müzik ve graffiti çizimleriyle başlayacak olan festival, Paintball, BMX ve Skate gösterileri, Tuning Car Show ve en güzel graffiti yarışmaları ile devam edecek. İstanbul Attack, Emre Baransel, Alaturka Mavzer, Mihenk Taşı, Dapoet, Merdiven Cru, Walek ve DJ. Sonat şarkıları ve performansları ile katılımcılara festival adına yakışır şölen tadında bir gece yaşatacaklar.
Graffiti Nedir?
Duvarlara yapılan resimle karışık yazı sanatıdır. Günümüzde çok gelişmiş bir seviyededir, kendi ticari sektörü, giyim, yaşam tarzı ve literatürü vardır.
Etkinlik Programı
10.00 - Kapı Açılış
( Katılımcıların ve davetli kişilerin kontrol altında içeri alınması )
10.30 - Müzik ve Graffiti Çizimlerinin Başlaması
( Gün başlangıcında DJ eşliğinde katılımcıların ve davetlilerin kulağını boş bırakmadan graffiti çizimlerine başlanması )
*PAINTBALL
( Gün boyu ödüllü paintball aktiviteleri )
*BMX ve SKATE Gösterileri
( BMX ve SKATE ustalarının kendilerine özel olarak hazırlanmış rampalarda hünerlerini sergilemesi )
*Tuning Car Show
( Modifiyeli araba sergisi )
15.00 - En Güzel Graffiti Yapma Yarışması
20.30 – Konser
22.00 - Gecenin Finali
Daha detaylı bilgi için www.ibb.gov.tr
Devamını oku
“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim”
Mustafa Kemal Atatürk
FİYAP Başkanı Galip Gültekin, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de yaptığı temaslarının sonunda, Eylül ayı sonunda Türk Filmleri Haftası düzenleyeceklerini söyledi.
Budapeşte’nin ünlü Urania Sinema Sarayı’nda düzenlenecek haftada 8 Türk filmi Macar sinemaseverlerin beğenisine sunulurken, filmleri gösterilen sinema sanatçıları, yönetmenler ve yapımcılar da Budapeşte’ye gelecek.
Burda...
Devamını oku
8.Short Circuit - 1986 (No. 5)
Kaynaklar: Slash film, Filmsy
7. The Iron Giant - 1999 (The Iron Giant)
Kaynaklar: DVD Beaver, Visual Lee
6. Forbidden Planet - 1956 (Robby)
Kaynaklar: Mhenniker, Filmfo
5. Blade Runner - 1982 (Pris ve Roy Batty)
Kaynaklar: IMP Awards, Collider
4. The Day the Earth Stood Still - 1951 (Gort)
Kaynaklar: Tativille TDTESS
3. The Terminator Serisi (T-800, T-1000,T-X)
KAYNAKLAR:
Burda
Wikipedia - Özgür Ansiklopedi
filmsite.org
Bazıları film izlerken, oyuncuların karizmasından, güzelliğinden, cesaretinden, zekiliğinden, gibi özelliklerinden etkilenerek onlar gibi olmak isteyebilirler.
Ve hatta ‘Film izlemediğimde; filmin hikâyesin de geçen herhangi bir karakterle bütünleşebildiğim ve özellikle kendi hayatımda bin bir sebepten dolayı yapamadıklarımı o karakterde görüp bir hayranlıkla ondaki beni hissedebildiğimi, hissettikçe yaşayabildiğim sürece daha konsantre olarak filmi izlemekten daha büyük bir haz alırım. Bu konsantrasyonum ile, karakterdeki beni bana yaşattıkça içimdeki ‘O’ ‘yu besleyebildiğim, benliğimdeki yansımalarını görebildiğim, insanlaştırabildiğim ve benliğimde ya da ruhumda ‘O’nu diriltebildiğim de daha bir mutlu, içten, olarak filmi izlemeyi tercih ederim’ şeklinde yorum da yapabilirler.
Esasında hepimiz bu kadar hastalıklı bir yaklaşımda bulunmasak ta, izleyip beğendiğimiz filmlerdeki ana ya da yan karakterlerle az çok bir bağlantı kurabildiğimiz için o filmi beğeniyor olamaz mıyız? Yada filmde geçen bir sahnenin, olayın,… bizim içinde bulunduğumuz ve yaşadığımız olaylarla bir bağlantısı olduğunda, filmi kendimiz için biraz daha fazlaca özelleştirmiyor muyuz? Her türlü filmde insan ve insani olaylar olduğunu düşünürsek ve sabit olarak iyi yönetilmiş, iyi oyunculuk sergilenmiş, … kabullenirsek hangi filmden etkilenmez ki insan?
Hiçbir zaman unutulmayacak sahneler vardır. Sevgi dolu, gıpta edilen bir aşk sahnesi, ilk öpücük, etkileyici, ürkütücü, tedirgin edici, korku dolu bir sahne,... gibi özellikleridir onları unutulmaz anlar yapan.
Alfred Hitchcock'un korku klasiği Psycho (1960) filmindeki duş sahnesini kim unutabilir ki? Kocaman bir bıçağın gölgesinin duş perdesine düşmesi. Her şeyden habersiz bir kadın. Açılan perde ve korkunç bir çığlık.
O anı yaşamak isteyen sinemaseverlere özel bir haberim var;
İşte beklediğiniz an geldi. O anı yaşamak için en gerekli olan perde! Ve, istediğiniz anda sizin hareketiniz ile başlamayacak filmdeki orijinal sesler ta ki son sahnesindeki korkunç kadın çığlığına kadar her şey….
Satın almak isteyenler; buradaki adresten temin edebilirler.
Fiyat : $19.98
Burda...
Devamını oku
1992’de çıkan ‘Abba Gold’ albümü listelerde yeniden 1 numara...
Devamı...
Devamını oku
Nobel ödüllü Rus yazar Aleksandr İsayeviç Soljenitsin 89 yaşında kalp yetmezliğinden yaşamını yitirdi
Devamı...
Devamını oku
Çizgi roman ve çizgi film kahramanları giderek sinemaya ısınmaya başladılar. İzleyiciside bir hayli fazla oluncada haliyle gişe rekorları kırılır oldu. Bunu gören yapımcılarda sevilen kahramanları sinemaya uyarlamaya ve hatta sinema dizisi yapmaya başladılar.
2009 yılında birbiri ardına vizyona girecek. ‘Public Enemies’, ‘G-Force’, ‘A Christmas Carol’, ‘Prince of Persia: The Sands of Time’, Case 39’, 'Uzay Yolu', 'Transformers', 'Buz Devri', 'Transporter', 'Madagascar' Ve 'Garfield'ın devam filmleri 2009’da izleyici ile buluşacak. Uzay Yolu yine gişede olay yaratacaktır. Sadece hayranları gitse yeter.
'The Tale of Despereaux' Hakkında
Kate DiCamillo’nun aynı adlı kitabından uyarlanan ve kocaman kulakları olan fare "Despereaux"un maceralarını anlatan "The Tale of Despereaux" adlı film, 23 Ocakta vizyona girecek. Emma Watson hayranlarına şimdiden duyurulur. Dustin Hoffman, Stanley Tucci, Matthew Broderick, William H. Macy, Emma Watson, Kevin Kline ve Sigourney Weaver’in rol aldığı filmin kahramanlarını Dustin Hoffman, Matthew Broderick, William H. Macy, Robbie Coltrane, Sigourney Weaver, Christopher Lloyd ve Tracey Ullman seslendirdi.
Fragman : Burda
Film Detay:
Yapım : 2008, ABD / İngiltere
Tür : Animasyon / Aile / Fantastik / Komedi / Macera
Yönetmen : Sam Fell, Gary Ross, Robert Stevenhagen
Senaryo : Gary Ross, Will Mcrobb, Kate Dicamillo (Kitap), Chris Viscardi
Oyuncular : Dustin Hoffman, Stanley Tucci, Matthew Broderick, William H. Macy, Emma Watson, Kevin Kline, Sigourney Weaver
Seslendirenler : Dustin Hoffman, Matthew Broderick, William H. Macy, Robbie Coltrane, Sigourney Weaver, Christopher Lloyd, Tracey Ullman
Yapımcı : Gary Ross, Allison Thomas
Görüntü Yönetmeni : Brad Blackbourn
Süre : 1 saat, 56 dk.
Gösterim Tarihi : 23 Ocak 2009
DAVİD KOEPP’IN İLK YÖNETMENLİK DENEMESİ
"Jurassic Park", "Mission: Impossible" ve "War of the Worlds" gibi filmlerin senaryo yazarı David Koepp’in ilk yönetmenlik sınavı romantik komedi "Ghost Town", 13 Şubatta izleyici ile buluşacak. Ancak şimdiden söyleyebilirim ki; romantik komedi türünde başarılı olmak isteyen bu yapım fragmanları ve hakkında ki dedikodular ile şimdiden listemin en altındaki yerini aldı. Belki bir gün olmaz ya izlerim. Gerçi bu birazda benim romantik komedi sever olmamamdan kaynaklanıyor. Fragman : Burda
Filmde, sahip olduğu becerileriyle herkesi kendine hayran bırakan Bertram Pincus (Ricky Gervais) adlı diş hekiminin çevresinde gelişen olaylar konu ediliyor.
SYLAR’LI ‘UZAY YOLU’ 29 ŞUBAT’TA VİZYONDA
Yönetmen: J.J. Abrams
Oyuncular: Winona Ryder, Simon Pegg, Karl Urban, Eric Bana, Bruce Greenwood, Chris Pine, Zoe Saldana, Zachary Quinto, Leonard Nimoy
Senaryo: Alex Kurtzman, Roberto Orci
Tür: Aksiyon, Dram
Gösterim Tarihi: 20 Şubat 2009
Fragman : Burda
Televizyonun efsane bilim kurgu dizisi "Uzay Yolu/Star Trek"in 11. sinema filmi, 29 Şubatta vizyona girecek
Kaptan Kirk, Mister Spock, Doktor McCoy ve mühendis Scott’un Yıldız Filosu Akademisi’ndeki tanışmaları ve "Atılgan" uzay gemisiyle ilk yolculuğa çıkmalarını konu alan filmin yönetmenliğini, Jeffrey Jacob Abrams yaptı, senaryosunu Roberto Orci ve Alex Kurtzman yazdı.
Filmde John Cho, Ben Cross, Bruce Greenwood, Simon Pegg, Chris Pine, Winona Ryder, Zoe Saldana, Karl Urban, Anton Yelchin, Eric Bana ve Leonard Nimoy ve Türkiye'de CNBC-e’de yayınlanan sevilen dizi ‘Heroes’in Sylar’ı Zachary Quinto rol aldı.
Hollywood tarihinin en uzun ömürlü serilerinden olan "Uzay Yolu/Star Trek", bugüne kadar gösterime sunulan 10 sinema filmiyle 1 milyar doların üzerinde gişe hasılatı elde etti.
"WATCHMEN" 23 YILDA ORTAYA ÇIKTI
"300 Spartalı"nın yönetmeni Zack Snyder’in yeni filmi "Watchmen", 6 Martta izleyicilerin beğenisine sunulacak.
Alan Moore ve Dave Gibbons’un Hugo ödüllü, Amerika’nın en iyilerinden kabul edilen ve 12 sayıdan oluşan çizgi roman serisinden uyarlanan film, 23 yıllık bir çalışma sonunda ortaya çıktı.
Konusu 1985 yılında geçen filmde, ABD ile Sovyetler Birliği arasında başlayan savaşta bir grup eski süper kahramanın serüvenleri konu ediliyor. Fragman : Burda
SOKAK KÖPEKLERİ OTELDE
Sokaklardan topladıkları düzinelerce sahipsiz köpeği terk edilen bir otele yerleştiren 2 yetim kardeşin öyküsünü konu alan ve 13 Martta sinemaseverlere sunulacak olan "Hotel for Dogs"un başrolünü Emma Roberts üstlendi.
Lois Duncan’ın aynı adlı kitabından uyarlanan filmin yönetmenliğini, "görsel efektler uzmanı" olarak adını duyuran ve ilk kez bu filmde yönetmenliğe adım atan Thor Freudenthal yaptı. Fragman : Burda
'Duplicity' Hakkında :
"Michael Clayton-Avukat" filminin yönetmeni ve senaryo yazarı olarak Tony Gilroy’un senaryosunu yazıp yönettiği "Duplicity", 20 Martta gösterime girecek. 'Closer' filminde de birlikte çalışan bu ikiliye iki Thornton ve Wilkonson da katıldı. 'Michael Clayton' ile En İyi Yönetmen Oscar’ına aday gösterilen Gilroy, bu filmde de Wilkonson’la çalışmıştı. Wilkonson buradaki rolü ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu adayı olmuştu. Thornton ve Wilkinson filmde birbirine rakip iki büyük eczalık şirketinin CEO’sunu canlandıracak. Vahşi rekabette kendi şirketlerinin kazanmasını isteyen Owen ile Roberts’ı ise ajan rollerinde izleyeceğiz.
'Garfield' Hakkında:
20 Martta vizyona girecek bir diğer film ise dünyanın en komik, ünlü ve sevilen kedisi "Garfield"ın yeni maceraları olacak. Fragman için:
"CORALİNE" 15 MAYISTA VİZYONDA
"Beowulf" ve "Princess Mononoke"nin senaryo yazarı Neil Gaiman’ın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan "Coraline", 15 Mayısta vizyona girecek.
Senaryosunu Henry Selick’in yazdığı ve Mike Cachuela ile birlikte yönetmenliğini üstlendiği filmde, yeni taşındığı evde keşfettiği esrarengiz bir kapıyı açınca kendisini paralel evrende bulan "Coraline" adlı küçük bir kızın maceraları anlatılıyor.
"Coraline", digital 3 boyutlu sinema salonlarında gösterilmek üzere dual digital kamera donanımıyla stereoskopik olarak çekilen ilk stop-motion animasyon filmi olma özelliği taşıyor.
RENEE ZELLWEGER ‘CASE 39’DA
Yönetmen Christian Alvart imzası taşıyan "Case 39", 22 Mayısta vizyona girecek. Senaryosunu Ray Wright’ın kaleme aldığı filmde, Oscar ödüllü oyuncu Renee Zellweger, Jodelle Ferland, Ian McShane ve Bradley Cooper rol aldı. Filmde, "Lillith" adlı küçük bir kız çocuğunu kötü niyetli anne-babasının elinden kurtarmak için mücadele veren sosyal hizmet görevlisi Emily Jenkins’in (Renee Zellweger) öyküsü anlatılıyor.
HOLLYWOOD’UN GÜNEY KORE FİLMİ UYARLAMASI
Kıskançlık mı diyelim yapamamayı kabullenememe mi? Hollwood iyi bir filmi gördüğünde dayanamıyor ve direk kopyalıyor ve o film o kadar sıradan yada kötü bir kategorisine giriyor ki? Daha önce asya filimlerine yaptıklarını yine yapacaklar. İşte bu filmlere eklenecek yeni bir film daha; Güney Kore filminden uyarlanan "Karanlık Sırlar/The Uninvited" 29 Mayısta sinemaseverlerle buluşacak. Yönetmenliğini The Guard Brothers’ın yaptığı filmde, Emily Browning, Elizabeth Banks, Arielle Kebbel ve David Strathairn rol aldı. Senaryosunu Craig Rosenberg, Doug Miro ve Carlo Bernard’ın yazdığı film, annesinin ölümünden sonra bir psikiyatri kliniğinde tedavi gören Annan ile annesinin hayaletinin ziyaretleri çerçevesinde gelişiyor.
"UP" 29 MAYISTA VİZYONDA
Canavarlarla ve kötü kişilerle mücadele edebilmek için vahşi doğa ile işbirliği yapan 70 yaşlarında bir adamın serüvenlerinin anlatıldığı "Up" adlı film, 29 Mayısta vizyona girecek.
Pete Docter’ın Bob Peterson ile birlikte yönettiği bilgisayar animasyonu türündeki filmin senaryosunu Bob Peterson, Ronnie Del Carmen, Brenada Chapman ve Gary Rydstrom yazdı.
"Up", Walt Disney’in sahibi olduğu Pixar animasyon stüdyolarının 10. bilgisayar animasyon filmi olacak.
Film Detayı:
Yapım : 2009, ABD
Tür : Animasyon / 3 Boyutlu
Yönetmen : Pete Docter, Bob Peterson
Senaryo : Bob Peterson
Seslendirenler : Christopher Plummer, John Ratzenberger, Edward Asner, Paul Eiding, Jordan Nagai
Yapımcı : Jonas Rivera
Gösterim Tarihi : 29 Mayıs 2009
Hızlıyım, Hızlısın, Hızlı : 'Fast and Furious'
Adrenalin ve hız kavramları üzerine inşa edilen "Fast and Furious" serisinin dördüncü bölümü, 5 Haziranda vizyona girecek. İlgilenenler yine hız ve adrenalinle doldurulup taşırılıcaklardır.
Vin Diesel ile Paul Walker’ı yeniden buluşturan filmin yönetmenliğini Justin Lin yaptı, senaryosunu Chris Morgan yazdı.
BİLGİSAYAR OYUNUNDAN SİNEMAYA
Prince of Persia: The Sands of Time
Aynı adlı bilgisayar oyunundan sinemaya uyarlanan "Prince of Persia: The Sands of Time", 19 Haziranda vizyona girecek.
Başrollerinde Jake Gyllenhaal, Gemma Arterton, Alfred Molina ve Sir Ben Kingsley’in rol aldığı filmin yapımcılığını Jerry Bruckheimer üstlendi.
Yönetmen koltuğunda "Harry Potter" serisinin "The Goblet of Fire" adlı bölümüyle ünlenen Mike Newell’ın oturduğu filmin senaryosunun ilk taslağını "Prince of Persia" video oyununun yaratıcısı Jordan Mechner yazdı.
"The Prince of Persia"nın film versiyonu, orijinal video oyununun birebir uyarlaması olmayacak, izleyiciye tamamen yepyeni bir deneyim yaşatma amacıyla oyundan bazı unsurların birleştirilmesi yöntemi izlenecek. Zaten aynısı olsaydı müşteri pek rağbet etmezdi diye düşünmüş olabilirler.
"TRANSFORMERS"IN İKİNCİ SERİSİ
Hasılat rekorları kıran "Transformers"ın ikinci serisi, 26 Haziranda vizyona girecek. İlkinde olduğu gibi Michael Bay’ın yönettiği filmin senaryosunu Alex Kurtzman, Roberto Orci ve Ehren Kruger yazdı. John Turturro, Josh Duhamel, Shia LaBeouf, Megan Fox, Tyrese Gibson, Rainn Wilson, Jonah Hill, Matthew Marsden, Kevin Dunn, Teresa Palmer, Samantha Smith, Peter Cullen, Isabel Lucas ve Romon Rodriguez’in rol aldığı filmde, "Cybertron" gezegeninde yaşayan ve başka mekanizmalara kolayca dönüşebilme yeteneğine sahip olan robotların yeni maceraları anlatılıyor.
"BUZ DEVRİ"
Buz devrinin 3 sevimli kahramanı "Manny", "Sid" ve "Diego"nun eriyen buzların arasından çıkıp dünyanın keyfini sürmesinin neşeli öyküsünü anlatan "Buz Devri" serisinin üçüncü filmi, 1 Temmuzda vizyona girecek.
"Buz Devri 2: Erimeye Başlayor" filmindeki yönetmenlik görevine devam eden Carlos Saldanha imzası taşıyan filmin kahramanlarını Queen Latifah, John Leguizamo, Chris Wedge, Ray Romano, Denis Leary ve Sean William Scott seslendirdi.
Serinin bu bölümünde kahramanlarımız sıcak bir adadalar ama ters giden şey adanın yöneticisi durumundaki zebra onları adada istememektedir.Diğer yandan fındık aşkı hiç bitmeyen küçük sincap üzerine düşen zaman makinesi sayesinde kendini tarihin derinliklerinde bulur ve fındığını kovalamaya devam etmektedir.
Uzun isimli film : 'Public Enemies: America’s Greatest Crime Wave and the Birth of the FBI'
Bryan Burrough’un "Public Enemies: America’s Greatest Crime Wave and the Birth of the FBI/Halk Düşmanları: Amerika’nın En Büyük Suç Dalgası ve FBI’ın Doğuşu" adlı kitabından uyarlanan film 10 Temmuzda vizyona girecek.
Yönetmenliğini Michael Mann’in üstlendiği filmin senaryosunu Michael Mann ile Kevin Misher yazdı. Filmde, Christian Bale, Johnny Depp, Marion Cotillard, Channing Tatum, Giovanni Ribisi, Stephen Dorff, Billy Crudup ve Leelee Sobieski rol aldı.
Amerika’nın bunalım yıllarında geçen filmde, FBI ajanı Melvin Purvis’in dönemin en ünlü suçluları John Dillinger, Baby Face Nelson ve Pretty Boy Floyd’u cezaevine tıkma çabası anlatılıyor. FBI'ın doğuşu kısmı ilgi çekici olabilir. Ama ne kadar gerçekci anlattılar oda muamma.
"G-FORCE" 18 EYLÜLDE
Oscar ödüllü efekt sanatçısı Hoyt Yeatman’ın ilk yönetmenlik denemesi "G-Force", 18 Eylülde vizyona girecek.
Nicolas Cage, Steve Buscemi, Tracy Morgan, Will Arnett ve Bill Nighy’ı bir araya getiren filmin senaryosunu Cornack ve Marianne Wibberley kaleme aldı.
Filmde, evlerde kullanılan sıradan araç ve gereçler aracılığıyla dünyayı yok etmeyi planlayan şeytani ruhlu bir dolar milyarderini durdurmak için Amerikan hükümeti tarafından görevlendirilen özel eğitimli gizli ajanlar ekibinin maceraları anlatılacak.
Film Detay:
Yapım : 2009, ABD
Tür : Aksiyon / Fantastik / Macera
Yönetmen : Hoyt Yeatman
Senaryo : Cormac Wibberley, Marianne Wibberley
Oyuncular : Steve Buscemi, Nicolas Cage, Penélope Cruz, Bill Nighy, Niecy Nash, Will Arnett, Zach Galifianakis, Kelli Garner, Loudon Wainwright III, Tyler Patrick Jones, Jasmine Dustin
Yapımcı : Jerry Bruckheimer, David P I James
Görüntü Yönetmeni : Bojan Bazelli
Müzik : Harry Gregson-Williams
Gösterim Tarihi : 24 Temmuz 2009
OYUNCAKLARDAN GERÇEYE : "G.I. Joe: Rise of Cobra"
Oyuncaklar aleminden beyazperdeye en yeni transfer olan "G.I. Joe" 7 Ağustosta vizyona girecek. Daha önce buna benzer bir animasyon filmi yapılmıştı. Bu yada Bu
Oyuncak firması Hasbro’nun oyuncak aksiyon figürlerininin sinemaya aktarılması fikri, bir başka oyuncak serisi olan "Transformers"ın elde ettiği gişe başarısı sonrasında hız kazandı.
"Monopoly" ve "Battleship" oyunlarının Filmi Haline Getirilebilinir mi?
Oyuncak kahramanlar, ilk 2 bölümü Türkiye sinemalarında 1 milyon 834 bin 960 kişi tarafından izlenen "Mumya" serisinin yönetmeni Stephen Sommers’in yönetmenliğinde beyazperdeye yansıdı. Ve üçüncü Mumya Tam bir rezalet olarak karşımıza çıktı. ''Ne olur dördüncüsü gelmesin bitsin bu seri'' diye dua ettirdi. Ancak özellikle ilk ve ona güvenip ikinci ve hatta ya güzel olmuşsa ümidi ile üçüncüsüne giden seyircilerin paraları öyle azımsanacak gibi deyildi varsın üçüncü, dördüncü filmler kötü olurversin ve hatta yirmi film yapsalar ve sadece bunlardan beşi tutup iyi bir gişe sağlasa, kar elde edeceklerini biliyor olmalılar.Bundan da cesaretle,
"Monopoly " ve "Battleship" gibi oyunların da yakında sinema filmi haline getirilmesi hedefleniyor.
Death Race Hakkında Kısaca:
Roger Corman’ın kült klasiğinin yeni çevrimi "Death Race/Ölüm Yarışı"nı Paul W.S. Anderson yönetti. Film, 17 Ekimde vizyona girecek.
Jason Statham, Natalie Martinez, Joan Allen, Ian McShane ve Tyrese Gibson’ın rol aldığı filmde, çevresi kapalı bir arenada birbirleriyle vahşice yarışmak zorunda bırakılan hapishane mahkumlarının öyküsü anlatılıyor.
ROBIN HOOD’A YENİ YAKLAŞIM
Robin Hood efsanesine çok farklı bir yaklaşım getiren "Nottingham", 6 Kasımda vizyona girecek. Daha ne kadar farklı bir yaklaşım sergilenebilir. Bin bir tür Robin Hood hikayesi vardı zaten ve her hikayeye inat en güzeli birincisiydi.
Senaryosunu Ethan Reiff, Cyrus Voris ve Brian Helgeland’ın yazdığı, yönetmenliğini Ridley Scott’un üstlendiği filmin başrolünde Russell Crowe ile Sienna Miller rol aldı. Filmde, portresini Russell Crowe’un çizdiği ve cesur bir kanun adamı olan "Nottingham Şerifi"nin yozlaşmış krala karşı verdiği mücadele ile Nottingham Şerifi, Marion ve Robin Hood arasındaki aşk üçgeni anlatılıyor.
JIM CARREY GERİ DÖNÜYOR
Jim Carrey sevenlerin dört gözle beklediği güzel bir haberde sıra, Walt Disney Pictures’ın yeni animasyon komedisi "A Christmas Carol" 27 Kasımda Jim Carrey ve hayranlarını buluşturacak.
Charles Dickens’ın aynı adlı kitabından uyarlanan filmin yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını Robert Zemeckis üstlendi.
Filmde, "Ebenezer Scrooge" adlı bir adam ile onun başına bela olan 3 hayaletin öyküsü anlatılacak.
Ünlü aktör Carrey’in, başroldeki Ebenezer Scrooge karakterinin yanı sıra hayaletleri de canlandırdığı filmde, Gary Oldman, Colin Firth, Bob Hoskins, Robin Wright Penn, Michael J. Fox, Cary Elwes, Fionulla Flanagan ve Christopher Lloyd rol aldı. Hakkında daha çok bilgi için
"A Christmas Carol", aktörlerin oynadığı "live-action" sahnelerle bilgisayar ortamında hazırlanan grafiklerin beraber kullanıldığı bir film olma özelliği taşıyor.
"TRANSPORTER"IN 3. BÖLÜMÜ GELİYOR
Önümüzdeki yıl vizyona girmesi planlanan "Transporter"ın üçüncü bölümünde Jason Statham yanı sıra Robert Knepper ile Francois Berleand rollerine geri döndü.
"The Red Siren"den tanınan Oliver Megaton’un yönettiği filmin senaryosunu Luc Besson ile Robert Kamen yazdı. İlk iki "Transporter" filminin toplam dünya sinema hasılatı 130 milyon doları buldu.
Changeling 31 Ekim 2008 De vizyonda:
Oscar ödüllü sanatçılar Clint Eastwood ile Angelina Jolie’yi bir araya getiren ve Cannes Film Festivali’nde görücüye çıkan "Changeling" de 31 Ekim 2008’da vizyona girecek.
Angelina Jolie, John Malkovich, Jeffrey Donovan ve Amy Ryan’ın rol aldığı filmin senaryosunu Michael Straczynski yazdı.
Yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlenen Clint Eastwood’un yaşanmış bir olaydan yola çıkarak beyazperdeye yansıttığı korku türündeki film, 1928 yılının Los Angeles’ında geçiyor.
Angus, Thongs and Perfect Snogging Hakkında:
Louise Rennison’un 1999’da yayımlanan "Angus, Thongs and Perfect Snogging" adlı romanından sinemaya uyarlanan "Okumayın Günlüğümü" de 2009’da izleyici ile buluşacak.
Gurinder Chadha’nın yönettiği, senaryosunu Paul Meyada Berges ile Gurinder Chadha’nın kaleme aldığı filmde Georgia Groome, Alan Davies, Eleanor Tomlinson ve Aaron Johnson rol aldı.
Film anne ve babası tarafından sürekli yanlış anlaşılan, aradığı desteği sevgili kedisi "Angus" ve "Ace Gang" adlı arkadaşlar grubunda bulan Georgia’nın yakışıklı erkek arkadaş bulma ve gelmiş geçmiş en görkemli 15. doğum günü partisini verme çabasını konu alıyor.
"MADAGASCAR" 5 Aralık 2008 tarihinde vizyonda
İlki 2005’te yapılan animasyon film "Madagascar"ın ikincisinin 2009 yılının ilk ayında vizyona girmesi bekleniyor.
"Madagascar: Escape 2 Afrika" isimli filmin kahramanları New York hayvanat bahçesi hayvanları aslan "Alex", zürafa "Melman", zebra "Marty" ve su aygırı "Gloria"nın maceraları, yeni filmde kaldıkları yerden devam edecek.
İlk filmdeki seslendirme ekibi Ben Stiller, Chris Rock, David Schimmer ve Jada Pinkett Smith de animasyonun kahramanlarını seslendirmeye devam edecek.
Yönetmenliğini Eric Darnell ve Tom McGrath’ın yapacağı filmin yapımcılığını yine Mireille Soria üstlendi.
"ŞİRİNLER" GELİYOR
2009 yılında vizyona girmesi beklenen ( Maalesef; artık 2010 tarihi ile gösterilmeye başlanmış ) bir diğer yapım ise çocukluğunu 1980’li yıllarda geçirenlerin unutamadığı sevimli mavi yaratıklar "Şirinler" olacak.
Animasyonun film haklarını alan yapımcı Jordan Kerner, filmi, gişe rekortmeni animasyon "Shrek"in ikinci ve üçüncüsünün senaryolarını yazan David Stim ile David Weiss’e teslim etti.
"Şirinler", 1958 yılında "Peyo" olarak da tanınan Belçikalı çizer Pierre Culliford tarafından yaratıldı. Televizyon ekranlarında 1981’de gösterilmeye başlanan ve 1990’a kadar küçük seyirciyle buluşan "Şirinler"in orijinal ismi "Schtroumpfs" idi.
Daha fazla 2009 Filmi hakkında bilgi almak isterseniz: Burda
KAYNAKLAR:
sinemalar.com
Wikipedia - Özgür Ansiklopedi
Google
Çeşitli Siteler
izlesene.com
radikal.com.tr
sinema.hurriyet.com.tr
ntvmsnbc.com
Devamını oku